Tuna Boyları Dergisi

İletişim
Röportaj
Türk Peynirine Kimlik Kazandıran Usta
Tahsildaroğlu, Türkiye’de ‘ağız tadıyla, en küçük bir endişeye kapılmadan’ yenilecek peynirin adıdır kuşkusuz. Çanakkale Ezine diyarının en hijyenik ve kaliteli peynirlerini yılların birikimi ve tecrübesiyle üretiyor. Ağzının tadını bilenler için ‘peynir denince akla gelen ilk marka da o’. Ezine peynirini bir ‘dünya markası’ yapmak için kollarını sıvayan Tahsildaroğlu Süt Ürünleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Selman Tahsildaroğlu, bir yandan Balkanlardan Türkiye’ye geliş serüvenini, bir yandan hayattan çıkardığı dersleri, öte yandan ise ‘hakiki peynir’deki nükteyi bizimle paylaştı.

Mehmet Turgut ve Fuat Hüdaverdi

Selman beyi tanıyabilir miyiz? Türkiye’ye ne zaman ve nereden göç ettiniz? Baba mesleği nedir?

Selman Tahsildaroğlu: Ben 1932’de Makedonya’nın Ohri şehrinde doğdum. 7 kardeşiz. Babam 2. Dünya Savaşı’ndan önce tüccardı. Harpten sonra komünistler elimizdekileri de aldı. İlkokula Sırpça olarak başladım, Sırplar gitti; Bulgarlar geldi, Bulgarca devam ettim. Derken Bulgarlar gitti, Makedonlar geldi. Bu sefer Makedonca devam ettim. Ben bir gün Türkçe dersi almadım. Bulgarca öğrenim gördüğüm zaman da okulda tek Türk çocuğu bendim. Evde lisan bilen yok. Babam biliyor ama işinde gücündeydi. Derslerimi tam olarak yapamıyordum. Derslerimi yapamadığım zaman da Bulgar öğretmenler beni dövüyorlardı. Ama ben ağlamadım, sabır ettim. Babam dedi ki, bu zamanı kaçırmamalısın; ilim ilimdir okuyacaksın. Bulgar hocalar beni 1 sene sınıfta bıraktı. Derken ben ilkokulu bitirdim, ortaokula başladım, ondan sonrada meslek okuluna başladım. Ama meslek okuluna geçtiğim zaman çalışmaya başladım. Gündüz çalıştım atölyede, akşamleyin de okula gittim. Bu 3 sene böyle devam etti. 3 sene sonra okulda diploma mı aldım, çıraklık görevimi de doldurdum kalfa oldum. Ondan sonra ustalık diplomamı aldım.

Tuna Boyları: Neler yapıyordunuz?

Mobilya doğrama… Mesleğimiz oydu. Allah razı olsun öğretmenlerden, çok iyi öğrettiler.1955 yılının Mart ayında Türkiye’ye geldik. 3-4 gün boş kaldım, beşinci gün işe başladım. Çok güzel bir işim vardı.

Kaç yaşında geldiniz Türkiye’ye?

22 yaşındaydım. Babam ve annem benden 2 sene sonra geldiler. Ben rahmetli anneannemle geldim. Anneannem kızını bıraktı, benimle geldi. Allah razı olsun, anneannem beni yalnız bırakmadı. Yemeğimi pişirdi, çamaşırımı yıkadı.

İstanbul’da nereye geldiniz?

İstanbul’da Fatih’e geldik. İki buçuk sene bir fabrikada çalıştım.

Devamı Derginiz Tuna Boyları Rumeli'nin 46. sayfasında...

» Sadittin Tanseli Vakko Röportajı
» Balkanlarda Türklük Ruhunu Kazımaya Çalıştılar
» Türkiye'nin sınırı Bosna'dır, İşkodra'dır, Üsküp'tür.
» 30 Metrekarelik Atölyeyi Küresel Şirkete Dönüştüren Bilge. Ümmet Alaca